top of page
  • Writer's pictureAysel K. Basci

A Letter to Professor Arnold Toynbee


Halide Edib Adıvar (1884 - 1964) and İnci Enginün (1940 - )

Researched, translated into Turkish and published by İnci Enginün


* * *


Antalya Ap. Koca Ragıp Sokak

Laleli, İstanbul

Turkey

February 20, 1949


Dear Prof. Toynbee,


We were both very happy to have your kind letter, and Adnan was more than happy over your kind words. Whether we ever meet again in this life or not, both of us will treasure the memory of your visit to Turkey. Adnan is on the road to comp­lete recovery, moves about in the flat, and writes his articles in bed as usual, very biting ones too.


The winter has been exceptionally severe and it still snows or drizzles most of the time. Every one has been in bed (except myself) with some sort of nasty cold.

Olivier’s “Hamlet” has been the last craze in Turkey, everyone goes to see it including the backstreets, even myself who has not been to a show for more than a year. Seeing Olivier and meeting different writers and intellectuals from the Unesco or independently makes one feel a strange soul-obsession which takes hold of our own public which I had thought soul-proof these last years. Most of the serious kind of books published within the last ten years gives one the same impression. Curiously enough I myself went throu’ that sort of soul-obsession many years ago when it was hardly evident in Europe or in America. The only need the world seemed to have was speed, or a good time. It was this that had made me write (in English) the “Masks or Souls” in 1935 after a short visit to my country at a time when my eldest sister was dying. I’ve re-read the English version these days and am sending you the manuscript. My agent’s idea in 1935 was that it was not the sort of stuff which would attract the English readers. Both Russians and Germans (he told me) were very eager to take it then, but I refused, knowing that they would turn it into an ideolo­gical propaganda. In 1940, after my return to Turkey, a very much modified Tur­kish version of it was serialised in Yedi Gün (a weekly) and it appeared in book form in 1943.


At the moment I feel that the psychological atmosphere for such a play is favou­rable. Hence would it be too much to ask you to read it and let me have your opinion on the subject ? It seems to me that with Olivier Laurence acting Nassir-ed-din Hoja’s or Shakespeare’s part would make it a success in England, especially in Ame­rica.


In typing the copy to send you I’ve added a few sentences to the scene in Hea­ven where the League of Human Affairs meet. Hitler’s Ghost and the Atomic bomb to be insinuated, I thought.


My own film will be out in March. The little house is finished at last and we may move in June-Inshallah!


I hope I’ve not asked you too much-but if it amuses you to go thro’ it please don’t spare me if your opinion is not favourable. An Englishman’s view (specially of your intellectual standing) would be of great help in taking a decision as to whet­her I should try my publishers once more or put the English version away for good.


With love from us both to both of you, and kindest greetings for a happy 1949.


Yours very sincerely

Halide Edib


P.S. I am sending the Turkish version as well for I think the young artist’s idea of Nassir-ed-din Hoja’s Tomb at Akshehir on the cover where the animal spirits meet is good.

P.S. I was not able to finish the typing, and had to get someone else (to) do it. Hence the letter remained for more than a month on my table. Dr. Adnan has left for An­kara two days ago and he has thrown himself into the whirlpool of parliamen­tary life again.


The film has appeared and no other film has made such a hit. Tho’ far from the perfection of European films, the people of Adapazari have all acted and it ref­lects the life of the struggle we have been thro’ twenty five years ago very realisti­cally. The musical parts are especially good.

H.E.

 

Antalya Ap. Koca Ragıp Sokak

Laleli, İstanbul

Şubat 20,1949

Aziz Prof. Toynbee,


Nazik mektubunuz ikimizi de çok sevindirdi ve nazik sözleriniz Adnan’ı tarifsiz derecede memnun etti. Bu dünyada bir daha karşılaşsak da karşılaşmasak da, Türki­ye’ye yaptığınız ziyaretin hatırasını ikimiz de saklayacağız. Adnan tamamiyle iyileş­me yolunda, evin içinde dolaşıyor ve mutad üzre yatakta makalelerini--pek acı olan­larını da--yazıyor.


Kış beklenmedik derece sert geçmekte ve hâlâ çoğu zaman kar yağıyor veya serpiştiriyor. Ben hariç, herkes bir çeşit tatsız soğuk algınlığından yattı.


Olivier’in Hamlet’i Türkiye’deki son heyecan (1); arka sokaklar dahil, herkes filmi görmeğe koştu. Hattâ, bir yıldan beri bu tür temâşâlara gitmeyen ben bile.

Olivier’i görme ve Unesco’ya mensup ve dışındaki entellektüel ve yazarlarla karşılaşma, son yıllarda kendi halkımızın da yakalandığını sandığım ruh katılığının yerini, bir nevi garip bir şekilde, ruh ile ilgili musallat fikirlere bıraktığı hissini insanda uyan­dırıyor. Son on yılda basılan ciddi tür kitapların çoğu da aynı intibaı veriyor. Garip­tir ki, ben kendim de, çok yıllar önce Avrupa ve Amerika’da henüz görülmediği sırada, bu tür musallat bir ruh fikrini yaşamıştım. Dünyanın yegâne ihtiyacı sürat veya iyi vakit geçirme gibi görünüyordu. 1935 te büyük ablam ölürken, ülkeme yap­ tığım kısa ziyaretten sonra beni “Maske ve Ruh”u (İngilizce olarak) yazmağa sevk eden buydu. Bu günlerde İngilizcesini yeni baştan okudum ve size metnini gönde­riyorum. 1935 te nâşirimin fikri, bunun İngiliz okuyucusunu cezbedecek cinsten olmadığıydı. Bana söylediğine göre, gerek Ruslar gerek Almanlar, kitabı almağa pek hevesliydiler, fakat onu ideolojik bir propagandaya çevireceklerini bildiğimden reddettim. 1940 ta, Türkiye’ye dönüşümden sonra pek çok değişikliğe uğramış Türkçe tercümesi, haftalık Yedigün’de tefrika edildi ve 1943 te de kitap olarak çıktı (2).


Şu sırada, böyle bir piyes için psikolojik atmosferin hazır olduğunu hissedi­ yorum. Bu sebeple kitabı okumanızı, ve bana bu mesele hakkındaki fikrinizi bildir­ menizi rica edebilir miyim? Bana öyle geldi ki, Nasreddin Hoca veya Shakespeare rolünde Olivier Laurence’ın oynamasıyla eser İngiltere’de bilhassa Amerika’da bü­yük başarı sağlayacaktır.


Size göndereceğim nüshayı daktilo ederken, Cemiyet-i Akvam’m toplandıkları Cennet sahnesine birkaç cümle ekledim. Hitler’in Hortlağı ve Atom Bomba’sının eklenmesi gerektiğini düşündüm (3).

Benim filmim Mart’ta piyasaya çıkacak (4). Küçük cv nihayet tamamlandı, in­şallah Haziran’da oraya geçeceğiz.


Sizden çok şey istemediğimi umarım, fakat eğer kitabı gözden geçirmek sizi oyalarsa, lütfen beğenmeseniz de, bana fikrinizi bildirmemezlik etmeyin. Bir İngi­liz’in (bilhassa sizin kültürünüzde birinin) görüşü, bu eseri nâşirime bir kere daha gönderme teşebbüsünde bulunma veya İngilizce tercümeyi bütün bütün bir kenara bırakma hususunda alacağım kararda çok faydalı olacaktır.


İkimizden ikinize sevgiler ve mesut bir 1949 için en iyi dilekler.


Saygılarımla,

Halide Edib


Not. Türkçe versiyonun kapağında görülen hayvan ruhlarının toplandığı Akşehir’deki Nasreddin Hoca’nın türbesi genç bir sanatkârın fikridir, bunu beğendiğimden onu da gönderiyorum.


Not. (5) Daktilo etmeği bitiremedim ve başka birine yaptırmak zorunda kaldım. Böylece mektup bir aydan fazla masamın üzerinde bekledi. Dr. Adnan iki gün önce Ankara’ya hareket etti ve tekrar kendisini parlamento hayatının anaforuna attı.

Filim gösterildi ve başka hiç bir filmin görmediği bir başarı kazandı. Avrupa filimlerinin mükemmeliyetinden çok uzak olmakla beraber, bütün Adapazarı halkı filimde oynadı ve filim yirmi beş yıl önce geçirdiğimiz mücadele hayatını çok gerçek­çi olarak aksettirmekte. Müzikal bölümler bilhassa iyi.


H. E.

Dip notlar


1. Laurence Olivier’in 1948 de çevirdiği Hamlet filmi İstanbul’da Ocak 1949 da oyna­ mıştır. Vatan, numara 2735, 4 Ocak 1949 daki ilk ilân fasılalarla tekrarlanır. Filim hakkındaki bir yazı için bk. “Laurence Olivier’in yeni şaheseri Hamlet”, Vatan, numara 2740, 9 Ocak 1949.


2. “Maske ve Ruh”, “Maskeli Ruhlar” adı ile Yedigün’de 1937 de yayımlanmıştır (numara 240-266, 13 Birinci Teşrin 1937 - 12 Nisan 1938. Kitap olarak “Maske ve Ruh” adıyla 1945te basılır. Remzi Kitabevi, İstanbul 96 s.


3. Bir kısmının 1936 da Hindistan’daki bir süreli-yayında tefrika edildiğine dair bazı kayıtlar olan bu eser, “Masks or Souls” adı ile İngiltere’de basılmıştır. George Ailen and Unvvin Ltd. London 1953, 126 s.

4. Bu filim “Vurun Kahpeye”dir. Erman Filim tarafından Ömer Lütfi Akad’ın yönet­menliğinde, Selâhattin Küçük’ün senaryosundan yapılır. Sezer Sezin, Temel Karamahmut, Settar Körmükçü, Kemal Tanrıöver rolleri paylaşırlar (Nijat Özön, “Türk Sineması Kronolojisi” (1895-1966), Bilgi Yayınevi, Ankara Şubat 1968, s. 205).


Filim gerçekten bir “hadise” olmuş, çok büyük ilanlarla halka duyurulmuştur : “Taksim Sinemasında Halide Edib-Adıvar’ın Türk filmciliğine hediye ettiği millî destan Vurun Kahpeye, İstiklâl harbinin karanlık günlerinde fedakâr bir muallimenin ha­zin akıbetini gösteren millî bir facianın romanı Ateşten Gömlek'ten yirmi beş Sene sonra ilk defa olarak yeni bir mevzu, yeni bir sinema anlayışı, binlerce figüranla çevrilen bir eser”, Vatan, numara 2796, 6 Mart 1949.


5. Bu not farklı bir mürekkeple ilâve edilmiştir.




85 views0 comments

Recent Posts

See All
bottom of page